Kayıtlar

36

10 gün önce ekmek almaya gittiğim mahalle bakkalı alışveriş poşetime bi tane pancar iliştirdi. Daha 1 saat önce birkaç arkadaş, rastladığımız ölü bi yavru kirpiye küçük bi cenaze töreni yapmıştık.  "Pancar bizde yenmez, yazık olur" diyerek geri vermek istedim ama adam ısrar etti.  Dedi ki "Abla! Pancar çok önemli!"  Pancar eve geldi, mutfakta bi köşeye fırlatıldı ve sessizce zamanını beklemeye başladı. Aynı günün gecesi ağırlığıyla uyandıran bir rüyadan sonra taşlar birden yerine oturdu. Pancar çok önemli!  Kudra gibi bir kadın onunla koklayanları kendinden geçiren eşsiz bir parfüm yapabilir ya da Tom Robbins gibi bir yazar okuyanın muhafazakar kabuklarını kıran çok özel bir kitap yazabilir.  Parfümün Dansı! Sabahın 5'inde bi evreka anı! Kitabı hayali bi elekten geçirsek elimizde bi tanecik kelime kalır; Erleichda!  Yani "Hafifle" Anlam peşinde geçen 35 yılın sonunda, doğum günüme 10 gün kala ölü bir yavru kirpi ve talep etmediğim halde poşetime konan

Ağustos'da gelir bana psikanaliz müthiş bir şey perileri

Ben, Tibet'in bebekten çocuğa dönüşmesini izlerken; 6 aylık anneyken deliriyorum diye gittiğim terapistim de 4 yıldır benim büyüyüşümü, hayata karışmamı izliyor. Terapi odası tuhaf bir yer, psikanaliz acayip bir şey. Günlük koşturmalar, rutinler, mecburiyetler içinde derinleşmek dayanılması zor bir şey çoğunlukla. O derinlerden hayata karışmak da öyle. Yine de hayatın bir noktasında bu yola girilecekse, en verimli noktalardan biri bence burasıdır. Çünkü bir doğumda bir sürü şey doğar ve bir sürü şey ölür.  Çocuklar kat ettikleri yolun farkında olmuyorlar. Ben artık farkındayım. 

Acıyı azaltacak mucize formül

Bu sabah Tibet'e acıyı azaltacak bi formülüm olduğunu söyledim. 4 yaş aşılarını olmak için sabah okuldan önce sağlık ocağına uğrayacaktık. 4 yaşında olmanın bedeli bu. O da aylar önce öğrenip çok üzülmüştü. Daha dün 4 yaşına girdin, ertesi sabah gidip aşı olman bekleniyor.  Aşıya o sabah gideceğimizi, uyanıp yanıma geldiğinde söyledim. 2 saatimiz vardı, konuşabilirdik. Gitmek istemiyorum dedi ama üstelemedi. Nilüfer ebe'den bahsettim. Bebekliğinden beri Tibet'in aşılarını yaptığından. 2 saat kahvaltı, keyif, hazırlıkla geçti. Evden çıkarken aklına geldi, ağlamaya başladı.  Tabii ki istemiyorsun. Ama bana güven, sandığın kadar korkunç değil. Hem ben acıyı azaltmanın bi yolunu biliyorum. Acıya bakmak. Ne kadarı korku, ne kadarı gerçekten acı..  Böyle demedim tabi. Derin bir nefes alıp sevdiğin bir şeyi düşün dedim. Pastanı düşün mesela. (çok aptalca olduğunu şimdi fark ediyorum) Tibet almadı bu tavsiyemi, azıcık bile ikna olmadı. " İğne yapmasın nilüfer doktor" diye

İstanbul'da bir cumartesi sabahı

Bir süredir kontrol edemediğim bi çöküş yaşamakta olduğumu hissediyorum. Büyük bi çaresizlikle, artık bi şeyler yapmalıyım hissi çarpışıyor, çarpışmanın şiddetine dayanmakta zorlanıyorum. Hayatın olağan zorluklarının yanında; çalışmaya çalışmak, Tibet’in ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak ve ikisini de layığıyla yapamamakla geçen 15 günden sonra, okullar açılmadan önceki son hafta sonuna geldik. Sabahtan beri; yalnız kalamazsam dindirilemez bi ağlama nöbetine tutulacağımı ve aslında bunun da olabilecek en zararsız ihtimal olduğunu hücrelerimde hissediyordum.  Hava, dışarıda vakit geçirmeyi teklif edemeyecek kadar soğuk. Tibet’le babasını okul açılmadan tamamlanması gereken birkaç eksiği bahane ederek Nautilus’a gitmeye teşvik ettim.  Yalnız kalacağım birkaç saatin hayalinin verdiği sabır ve neşeyle Tibet’in hazırlanmasına yardım ettim. Ayakkabı, mont faslı bitip sıra vedalaşma ritüeline geldi. Her ayrılık öncesi Tibet avuçlarını uzatır, kendisine yeteceğine ikna olana kadar öpücük ko

Hayat Bilgisi

Deneyimle pekişmeden öğrenilmesi imkansız kavramlar birikip hepimizde bir hayat bilgisi oluşturuyor. Bu kavramlar benim için, içlerinde ne olduğunu şanslı bi azınlığın bildiği, benimle hiç paylaşılmayacak ve belki, eğer çok uğraşırsam, aralarından birkaç tanesinin kapağını kaldırmaya vakıf olabileceğim irili ufaklı hazine sandıkları gibiydi. Hayatın nasıl yaşanacağına dair çok gizli bilgiler. Artık hayatı çarçur etmeden yaşamanın herkes için geçerli tek bir yolu olmadığını biliyorum. O sandıklardan çıkardığım hazinelerden biri bu.  Yine de sık sık kaybolan, tanıdık gelen sokaklara çok da emin olmadan saparak yolunu bulmaya çalışan biriyim. Çantama yapışmışım, omuzlarımı boynuma çekmemeye çalışsam da gerginliğe karşı koyamıyorum. Korkmuş ve kaybolmuş görünürsem başıma daha büyük dertler alabilirim. Tanıdık sokaklar, patikalar arıyorum.  O zaman hayatın bi yol oluşundan başlayalım. Pek çok zaman karşımıza çıkmış bir metafordur. Hayat yoludur. Karşımıza çok çıkmıştır çünkü lineer aklımız